25 Mart 2012 Pazar

ÇOCUK BESLENMESİ SF:60

 “Ben FAS’lı bir çocuğun annesiyim. Doğumdan sonra bebeğimin FAS’lı olduğunu öğrendiğimde her şey için artık çok geçti. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Doktorların bebeğimin neden bu halde olduğunu söylediğinde ise eşimin bana bakışları beni ikinci kez öldürmüştü. Bir saat önce sevgiyle bakan gözleri artık nefretle bakıyordu. Bir kavga çıkması an meselesiydi. Eşim, benim alkolü bıraktığımı zannederken ben ondan gizli hep içiyordum. Bana hep  ‘Bu illete birlikte başladık ve birlikte kurtulduk’ derdi. Evet, ben tam 2 yıldır alkol bağımlısıydım. Eşimle tanıştığımız gün başlamıştım alkole. O gün doğum günümdü ve ilk kez tek başıma kutluyordum. Daha da doğrusu ailem olmadan. Deniz kıyısında oturmuş sessiz sessiz ağlıyordum. O yanıma gelmiş ve neden ağladığımı sormuştu. İlk başta korkmuştum. Tanımadığım bir adam benimle konuşuyordu. Ben ona cevap vermemiş ve gözlerimi denizin karanlık olan görüntüsüne dikmiştim. Benim onunla konuşmam için türlü türlü şeyler anlatıyordu. Kimisi komik, kimisi korkunç. Onunla konuşmamakta ısrarcı olduğumu anlayınca kendi hayatını anlatmaya başlamıştı. Hayat hikâyesi benimkine benziyordu. Oda benim gibi ailesini kaybetmişti. Yaşadıklarını anlatırken ağlıyordu da. En sonunda rahatladığını söylemişti. Arkadaşlarının yanında bu konuyu çoktan unutmuş gibi davrandığını en sonunda birine anlattığı için acısının azaldığını söylemişti. İnsanlara gerçekten istediğini yaptırabilen bir güce sahipti. Ben de başımdan geçenleri anlatınca bana bir teklifte bulunmuştu. Açıkçası oldukça cazip gelmişti. Teklifini kabul edince kalkıp bir yere gitmiş ve elinde iki şişeyle geri gelmişti. Şişelerden bir tanesini bana uzatmıştı. Elindeki şişeyi alırken içimde sadece acının dinmesi için büyük bir arzu vardı. İlk kez alkol alan ben, bir yudumdan sora boğazımın yandığını haykırmıştım. Evet ilk yudumda sarhoş olmuştum bile. Bir iki yudum derken ikimizde 4 şişeyi bulmuştuk. Alkol damarlarımda fink atarken ben her yudumda biraz daha içmek istiyordum. 1 ay sonra artık bir bağımlı olmuştum ve günümün yüzde 65’i alkol içmekle geçiyordu.  2 yıl sonra evlenmiş ve bir bebek bekliyordum. Eşim bunu duyunca her şeye yeniden başlama teklifi sunmuştu önüme. Alkol olmadan bir yaşam. Bunu kabul etmiştim. İlk bir hafta oldukça zorluk çekmiştik ikimizde ama ikinci haftaya gelince artık o kadar zorluk çekmiyorduk. Eşim oldukça iradeliydi ama ben… Ben artık dayanamıyordum. Eşim işe gittiği zamanlarda ben alkol kullanmaya devam ediyordum. Azar azar içiyor eşime belli etmiyordum. Her gün bir bardak fazlalaşıyordu içkim. Eşimse bunu fark etmek yerine alkolden kurtulduğumuz için seviniyordu. Ona hep yalan söylüyordum. Ama o fark etmiyordu.
  Aylarca içtiğim alkole dur demem bir gün izlediğim bir programla oldu. Bir sağlık programında alkolün anne karnındaki bebeğe zararları hakkında konuşuluyordu. Evet, o gün bıraktım… Daha doğrusu o gün içmedim sadece. Alkole dur diyemiyordum. Bebeğim doğduktan sonra da içmeye devam ettim. Eşimin benden boşanması da üzerine eklendi. Herkes bana tiksinerek bakıyordu. Ben ne çocuğumu görebiliyor nede dışarı çıkabiliyordum. Etrafımdaki herkes sanki benim yaptığım bu iğrençliği biliyor gibi geliyordu. Aynaları çok seven ben artık aynalara dahi bakamıyordum. Geçen her gün yaşamak için nedenimin olmadığını gösteriyordu.
  Bu gün televizyonun karşında oturmuş, müzik kanallarını geziyordum. Belki, belki biraz müzik bana iyi gelir diye düşünüyordum. Sağ elimde ki kumandadan kanalları gezerken sol elimdeki şişeden her kanal değiştirişimde bir iki yudum alkol alıyordum. Bir müzik kanalında durdum. Televizyondan çıkan müzik ruhumu rahatlatıyordu. Bu müziği hep sevmiştim. ‘İstanbul Kanatlarımın Altında’ nın müziği kulaklarımda çınlarken şarkıya renk katmış ve televizyonlarda karşımıza çıkmasını sağlamış olanlara teşekkür ediyordum. Şarkının sözleri de güzel olmuştu. Şarkıyı söyleyenin, yani solistin sesi oldukça güzeldi. Şarkıyı dinlerken dahi alkolü içmeye devam ediyordum.  Şarkının nakaratına gelince ben de mırıldandım.
‘Hayat bu işte,
Kanatlanıp gitmek dururken, dört duvar içinde hapsolursun.
Yaşamak için bir neden ararken, ölmek için bulursun…’
 Nakaratın son sözleri beynimde yankılanırken, sözler,  benim bir şey fark etmemi sağladı. Yaşamak için hiçbir nedenim yoktu. Ölmek için ise bir sürü… Çocuğumun hayatını mahvetmiş, onun hayatıyla oynamıştım. Belki hiç evlenemeyecek, bir çocuk sahibi olamayacaktı. Okula dahi gidemeyecek, bir iş sahibi olamayacaktı. Daha da önemlisi ben hem eşimi hem de çocuğumu kaybetmiştim. Ve şu anda bu mektubu yazmaktayım. Damarlarımda hala alkol gezmekte. Bunu okuyan her kimse, benim ne acınası varlık olduğumu düşünmesin. Aslında köküne inersek bütün suç eşimde. Ben sadece acımın geçmesi için ona güvendim…”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder